BAŞBAKAN ERDOĞAN İL DANIŞMA MECLİSİ TOPLANTISINDA

BAŞBAKAN ERDOĞAN İL DANIŞMA MECLİSİ TOPLANTISINDA

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin il danışma meclisi toplantısında, Suriye`de yaşananları değerlendirdi. Suriye`de halkın zafer elde edeceğini savunan Başbakan Erdoğan, bir zamanlar Esad ile ailece görüştüğünü hatırlatarak, "Biz gayet dosttuk, iyiydik ve ailece görüşüyorduk. Ama babamız dahi olsa, eğer zalimse o babayla beraber yol yürümeyiz. Çünkü zulme rıza zulümdür. Bu evlat içinde geçerlidir. Hakkın değil zalimin yanında yer alıyorsa o evladı da terk ederiz" dedi.

Başbakan Erdoğan, beraberindeki bakanlar ve milletvekilleri ile birlikte Belediye Nikah ve Konferans salonunda düzenlenen Ak PartiŞanlıurfa il Danışma Meclisi toplantısına katıldı. Sloganlarla karşılanan Başbakan Erdoğan, 2012 yılının tarihi rekorlar ile geride bırakıldığını, 2013 yılının da yerel seçimler nedeniyle çok önemli olduğunu ifade ederek başladığı konuşmasında şu ifadeleri kullandı: "2012 yılını geride bırakıyor, yeni umutlarla yeni heyecanlarla 2013 yılına giriyoruz. 2012 yılını tıpkı öncesindeki 9 yıl gibi her alanda büyük başarılar, tarihi rekorlarla geride bıraktık. 2013 yılında da inşallah bu başarıları artırarak sürdürecek, Türkiye`yi tüm illerimizi Şanlıurfa`yı daha da büyütmeye devam edeceğiz. 2013 ile birlikte artık son derece hassas bir süreç başlıyor. 2014 yılının mart ayında mahalli seçimleri gerçekleştirecek, inşallah güven tazeleyerek halkımızın itimadını güçlendirmiş olarak yolumuza yürüyeceğiz. Şanlıurfa`yı mecliste düzenleme ile büyükşehir statüsünü kavuşturduk. Şanlıurfa 2014seçimlerine büyükşehir olarak girecektir. İlçe ve belde belediyeleriyle birlikte büyükşehir belediye başkanı ve yönetimini de artık bu defa farklı olarak seçecektir. Artık büyükşehir belediyesi mülki sınırları sadece büyükşehir ve ilçeler olacak, köy ve mezralar bu belediyelerin mahalleleri konumuna gelecek. Bu ne demektir; artık Şanlıurfa`da hizmetin gitmediği yer kalmayacak, büyükşehir belediyesi elini en ücra köşeye kadar uzatacak. Bunu İstanbul ve Kocaeli`nde denedik. Yani bunu deneyerek yapıyoruz, denemeyerek değil."

Büyükşehir belediyelerinin kapsamını değiştirmelerinin muhalefet tarafından eleştirildiğini anlatan Başbakan Erdoğan şöyle devam etti: "Bu işte çırak bile olamayan siyasetçiler var. Bu çırak bile olamayan siyasetçiler bu işin ne anlama geldiğini bilmiyor, bilmedikleri içinde buna farklı farklı yorumlar getiriyorlar. Diyorlar ki; `artık muhtarların büyük bir çoğunluğu muhtarlıklarını kaybedecek, maaş alamayacak, köyler, mezralar eden gidiyor` diyorlar. Bunların politikaları hep yalan üzerine bina edilmiştir. Bunlarda dürüstlük hak getire. Yasa her şeyiyle ortada. Bugüne kadar il özel idareleri nereye kadar uzanıyordu? Aslında köylere hatta mezralara kadar uzanması gerekirdi. Peki bunu istediğimiz gibi yapabiliyor muydu? Maalesef yapamıyorlardı. Fakat belediye bunu yapacak, yapmak zorunda. Çünkü bir valiye veya kaymakama hesabı içişleri bakanı sorar veya yakın takipteyse başbakan sorar, halk soramaz. Ama iş belediye başkanlığı olunca ilçe belediye başkanına hesabı kim sorar, halk sorar halk. Çalışsın, çalışsın. Artık köy yok, mahalle var. Benim mahallemin suyunu getirdin, getirmedin önümüzdeki seçimde hadi güle güle derler. Öyleyse bunu yapmak zorunda."

PİSLİK İÇİNDE YATIP KALKIP, OYUNU AYNI PARTİYE VERENLER VAR

Büyükşehir belediyelerinde yapılan değişiklikler ile halkın başkanından hesap soracağını, bunun yanında partinin de bunları başarı için hesaba çekmek durumunda olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, bazı seçmenlerde hizmetin değil ideolojinin önemli olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Başkan her yere hizmet götürecek. Halk gibi partide bunları hesaba çekmek durumunda eğer başarıyı yakalamak istiyorsa. Ama bölücü terör örgütünün uzantısı parti gibi değil. Onların hizmet derdi olmadığı gibi, oy verenlerin de hizmet alma gibi bir derdi yok. Maalesef onlarda sadece ne var ideoloji var. İsterse pislik içinde yatsın kalksınlar gidiyor, oyunu yine ona veriyor. Sen hizmete mi oy veriyorsun yoksa ideolojiye mi? ya kardeşim senin insanca yaşamak hakkın değil mi hakkın? Bunu hazırlamayanlara niye oy veriyorsun. Allah aşkına, sen vicdanını aklını niye kiraya verdin ya. Bu ülkede senin insanca yaşama hakkını vermeye çalışan bir hareket var. Nedir o harekat? Ak Parti. Bizim derdimiz başka. Biz düşünebiliyor musunuz geldiğimiz ana kadar yerel yönetim neydi bilinmezdi; yerel yönetimin uygulamasını en has şekliyle biz bu ülkeye getirdik. Eğer bugün vatandaşım halkım bu ülkedeki belediyelerin ekseriyetini Ak Parti`ye verdiyse bundan dolayı veriyor. Allah`ın izniyle bundan sonra da verecek buna inanıyorum. Çünkü halk objektif bakınca hizmet istiyor, ama objektif değil ideolojik pencereden bakınca hizmet istemiyor. Ben bazı illeri örnek olarak veriyorum ya, pislik içinde her yer yine orada oy onlara gidiyor. Bu nasıl iş? Fakat bunu değiştiren bir yer var bu ülkede, bazı illerimiz çok hassas bunlardan birisi de Şanlıurfa`dır."

İNSANLARI ÖLÜMLE TEHDİT EDİLEN HALİÇTE ARTIK YÜZÜLÜYOR

İstanbul Belediye Başkanı olduğu dönemde yaşanan sorunları ve yaptığı çalışmaları hatırlatan Başbakan Erdoğan, insanları ölümle tehdit eden Haliç`te artık yüzüldüğünün altını çizerek şöyle konuştu: "Ben göreve geldiğimde İstanbul çöpten, hava kirliliğinden geçilmiyordu ve susuzdu. Böyle bir dönemde görevi devraldım. Çok çile çekiyorduk o dönem. Göreve geldik, 180 kilometre uzaklıktan İstanbul`a su getirdik, 1-1,5 yılda bitirdik ve 2040`a kadar su sorununu çözüyoruz dedik ve çözdük. Şu an İstanbul`da su sorunu yok. Hala da besliyoruz, bizden sonrakilerde özellikle şu anki başkan Kadir Topbaş o da boğazın altından dönemimde geçirmiştik. Alternatif bir hat daha geçirildi ve tüp geçişle Terkos`tan Ömerli`ye bağlantı kuruluyor. Herhangi birisinde sıkıntı yaşanırsa diğerine su gönderilsin diye. Artık bunlar bizim için çocuk oyuncağı oldu, leblebi çekirdek. Bir açılış yaptık geçenlerde belediye başkanlığı döneminin projesi olan Haliç`i temizleme projesi kapsamında Haliç`i temizledik, yeterli değil dedik temiz su sürekli vermemiz lazım ki; Marmara ile boğazı birleştirelim. Oluşacak sirkülasyonla daha çok balık üretsin koku olmasın ve bunu da Kadir Topbaş gerçekleştirdi. Boğazdan tünelle bağlanıldı ve geçenlerde açılışını yaptık ve şimdi boğazın suyu dağlar delinerek Haliç`e akıtıldı ve bu su aynı zamanda Marmara`ya gidiyor. 48 çeşit balık var şu anda Haliç`te. Eskiden insanları ölümle tehdit eden Haliç bu hale geldi. Bu iş bizim işimiz, şimdi Haliç`te yüzülüyor."

SURİYE`DE FİNALE YAKLAŞILDI

Başbakan Erdoğan, yerel seçimler öncesi Kürt sorunu ve Suriye konusunun çarpıtılmak isteneceğini söyleyerek bu 2 konunun sürekli gündemde olacağını da ifade etti. Suriye`de 2 yıldır devam eden kanlı süreçte finale yaklaşıldığını dile getiren Erdoğan şöyle konuştu:

"Suriye oldukça zor bir süreçten, acılı kanlı bir dönemeçten geçiyor. Bu süreç birçok yönden Şanlıurfa`yı etkiledi ve etkiliyor, bunun farkındayız. Akçakale`de olan olayı biz tabii ki vicdanımız kan ağlayarak izledik. Ama o yeni bir süreci tetikledi. İşte angajman kuralları önce uçak meselesiyle başladı, daha sonra ağırlaştırılmış kuralları devreye soktuk. İnşallah bu sürecin sonuna geldiğimize dair güçlü sinyaller almaya başladık. 2 yıldır süren kanlı, zalimane süreçte sona finale yaklaşıldı. Suriye`de halkın talep, arzu, beklentilerini karşılayacak yönetim inşallah kısa sürede iş başına gelecektir. Bu süreç tamamlandığında 2 ülke çok daha yakın yoğun işbirliği içerisinde halkları kaynaşmış biçimde güç birliği yaparak geleceğe yürüyeceklerdir. Bundan hiç endişeniz olmasın. Suriye`de bu sürecin uzaması nedeniyle muhalefet partiler tarafından hükümetimiz eleştirilere muhatap oluyor. Biz teşkilat olarak bu eleştirileri dikkate almayacak, motivasyonumuzu bozmayacağız."

BABAMIZ ZALİM OLSA BİRLİKTE YOL YÜRÜMEYİZ

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile ailece görüştüklerinin sık sık konuşulduğunu ve bu yönde eleştirilere maruz kaldığını da ima eden Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Biz önce müşahede ve istişaremizi yaparız sonra adım atarız. Biz Irak politikalımızda da, Suriye politikamızda da aynı şekilde adım attık. Biz gayet dosttuk, gayet iyiydik, ailece görüşüyorduk. Amma babamız dahi olsa eğer zalimse o babayla beraber yol yürümeyiz. Çünkü zulme rıza zulümdür. Bu evlat içinde geçerlidir, hakka değil de zalimin yanında yer alıyorsa evladı terk ederiz, işin aslı budur. Çünkü tarih bunun örneklerini veriyor, gösteriyor. Peygamberler tanıdık evlatlarını terk ettiler. Niye; çünkü hakka tabi olmadılar. Bunları çok iyi bileceğiz, bilerek yolumuza yürüyeceğiz. Burada zulüm var, 50 bine yakın insan öldürülüyor; uçak bombalarıyla öldürülüyor. Havaalanlarını muhalif güçler yani Suriye halkı ele geçirmeye başlayınca, uçaklar iş göremez hale gelince scut füzelerini kullanmaya başladı. Ne yaparsa yapsın hak galip gelecektir diyorum. Bundan hiç endişeniz olmasın. Belki bedeli ağır olacak, zor olacak ama er geç Suriye halkı buradan zaferle çıkacaktır."

SURİYE ULUSAL KOALİSYON BAŞKANI DA GELİYOR

Başbakan Erdoğan yarın Akçakale`de bulunan çadır kenti ziyareti sırasında bir aksilik olmaması durumunda Suriye Ulusal Koalisyonu Başkanı Ahmet Muaz El-Hatib`in de kendisine eşlik edeceğini ifade ederek, "Biz Suriye`de yapılanların karşısında tepkisiz kalanlardan olamayız. İnşallah yarın Akçakale`deki kampı dolaşırken, şu anda Suriye koalisyonunun lideri olan Hatib, inşallah o da fevkalade bir durum olmazsa kampı bizimle gezmek istiyor. O da misafirimiz olacak, kampı birlikte gezeceğiz" dedi.

CHP GİBİ DİKTÖTÜRLERİN YANINDA YER ALMAYIZ

Asla zulmedenlerin yanında olmayacaklarını, CHP gibi davranmayacaklarını dile getiren Başbakan Erdoğan şunları söyledi: "Biz CHP`nin yaptığı gibi, tarihinde olduğu gibi zalim, diktatörlerin kendi halkına zulmedenlerin yanında yer almayız. Tüm dünyada ilkemiz belli, haklının yanında hakkın yanında olacağız.Suriye`de yaptığımız da böyle. Şu ana kadar 500 trilyon (500 milyon) milli bütçemizden katkı verdik. Bu ilaç, gıda yardımı tüm kamplardaki harcamalara gitti. Dışarıdan bize gelen rakam büyük değil, toplamda 30 milyon dolar gibi bir rakamdır. Hepsi işin lafını yapıyor, ama biz elimizden geleni yapıyoruz, yapacağız. Başından itibaren açık kapı politikasıyla Suriye`den tarafımıza geçecek olan kim olursa olsun 7`den 70`e aldık, bağrımıza basıyoruz. Çadır ve konteynır kentleri oluşturuyoruz, gelenleri ağırlıyoruz. Evlerindeki huzur ve rahatlığı sağlayamayız, ama şunu teyit ederek söylüyorum; dünyada bu tür kamplar içerisinde en moderni bizde. Şu anda Ürdün`de, Lübnan`da da var, ama her ikisi de bizimkiyle mukayese edilemez. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ülkemizden ayrılırken bizlere teşekkür ederek gitti."

BDP`YE `BÖLÜCÜ` ELEŞTİRİSİ

2013 yılında yerel seçim sürecine girilmesiyle birlikte Kürt`lere ilişkin istismar iddialarının gündeme geleceğini belirten Başbakan Erdoğan, isim vermeden BDP`yi eleştirdiği konuşmasında şu ifadeleri kullandı: "Şanlıurfa 2 etnik unsurdan oluşuyor. Şanlıurfa`da Kürt kardeşlerimizde, Arap kardeşlerimizde var. Biz burada konuşurken Kürt`lerin sorunlarını konuşurken Araplara haksızlık olmaz mı, olur. Beraber konuşmak lazım, ama sağ olsun Kürt kardeşlerim kendinden başka bir şeyi tanımıyorlar. Sadece onların sorunu var, başka kimsenin yok. Yok böyle bir şey. Onların temsilcisi partiye sormak lazım. Başka derdiniz yok mu? Türkiye`de farklı etnik gruplara karşı ne düşünüyorsunuz, yaptığınız ne var, onlara karşı bir vaadiniz yok mu? 780 bin kilometre vatan toprağında sadece benim Kürt vatandaşım mı yaşıyor, başka yaşayan yok mu? İşte art niyet burada ortaya çıkıyor. Bunlar bu ülkede bir siyasi parti olamaz, niye bir ülkede siyasi parti olduğunuz zaman bir iddianız varsa ülke halkının tamamını kucaklayacaksınız, sadece bir grubu kucaklarsan ta temelden bu ayrımcılık, bölücülüktür, ayrımcılığın tam manasıyla temsilcisidir. Dikkat edin; belli bir yere sıkışıp kalmışlar. Ak Parti böyle mi, tüm vatandaşı tüm halkı temsil ediyor ve düşünün tüm vilayetlerden milletvekili çıkarıyoruz. Bunlarda böyle durum var mı? Her yerden güçlü oranda oy alıyoruz, bunların var mı yok. Biz gelirken ne dedik, bölgesel milliyetçilik, etnik milliyetçilik, dinsel milliyetçilik yapmayacağız dedik. Biz belli bölgenin partisi olmayacağız ya 780 bin kilometre karelik vatan topraklarının temsilcisi olacak, kucaklayacağız dedik. Batıya ne gidiyorsa doğuya o gidecek, kuzeye ne gidiyorsa güneye o gidecek dedik ve yaptık."

Başbakan Erdoğan, dinsel milliyetçiliğe karşı olduklarını da hatırlatıp, tüm inançlara eşit mesafede olduklarının altını çizerek, "Herkesin inancı güvencemiz altındadır. Hangi dinden, mezhepten olursa olsun kimsenin diğerine dayatma yapmasına müsaade etmeyiz. Herkes inancını istediği gibi yaşasın, ama kimsede benim inancıma müdahale etmesin" dedi.

Başörtülü okula alınmayan kızların sabrederek zafere ulaştığını ve artık rahatlıkla eğitim kurumlarına gidebildiğini de söyleyen Başbakan Erdoğan, kızını yurt dışında okutmasına ilişkin eleştirileri de, "Başbakan olarak kızlarımı bu ülkede okutamadım. Bu yüzden eleştirdiler ve `paran vardı gönderdin, parası olmayan ne yapacak` diye eleştirdiler. Siz önümüzü kapadınız, ondan gönderdik yoksa göndermeyecektik. Kızım eğer `Ben inancımdan dolayı başımı açmıyorum gerekirse okumayacağım baba` diyorsa ben ne yapacağım. Baba olarak üzerime ne düşüyorsa onu yapacağım. Bunun çilesini çekenler oldu, bazılarının çocukları Avustralya`ya gitti orada okudular. Ama kötü komşu ev sahibi yaptı, bu yavruların hepsi iyi şekilde yetişerek geldiler. Sabrettiler ve sonunda zafer geldi, artık üniversitelere gidiyorlar, katsayı falan kalktı artık 444 kod numarası başladı" diye konuştu.

RUBE RU ÇÖZÜM

Türkiye`de yapılamayanları 10 yıllık iktidarları sürecinde yaptıklarını da anlatan Başbakan Erdoğan terör meselesini de gönül diliyle konuşarak çözeceklerini ifade eden Erdoğan, "Bu konuda herkes mesuliyet sahibidir. Teşkilatımın her bir mensubu hem mesuliyet hem vebal altındadır. Kim bu konuda tembellik yaparsa, çalışmazsa anlatılması gerekenleri cesaretle anlatmazsa vazifesini yapmamıştır. Çünkü benim halkım `Rube Ru` yani yüz yüze konuşmak, görüşmekten etkileniyor. Bunu yapmamız lazım, kapı kapı dolaşacağız. Bu noktada en önemli görev kadınlara düşüyor, unutmayın kale içerden fethedilir" dedi. MUHALEFET BOL TAZMİNAT ALDIK

Ak Parti olarak proje ürettiklerini ve hizmet yaptıklarını, muhalefetin ise dedikodu yapıp, hakarette bulunduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, "Onların yaptığı tek şey dedikodu ve hakaret. Başka bir şey yok. Ana muhalefetin genel başkanını şöyle bi proje dediğini duydunuz mu? Varsa yoksa başbakana hakaret. Bende bol bol ondan para kazanıyorum. Kayseri belediye başkanı kazandı sucuk dağıttı. Şimdi bende avukatlarıma dedim ondan çok fazla kazandık bizde iyi bir şey düşünelim. Ondan kazandıklarımızla Kılıçdaroğlu adına, hatırasına dağıtacağız" diye konuştu.



İLGİNİZİ ÇEKECEBİLİR