`Türkiye 1 Kasım`da yeniden...`

`Türkiye 1 Kasım`da yeniden...`

Cumhurbaşkanlığı Sarayı`nda muhtarlara hitap eden Erdoğan, "Türkiye, 7 Haziran`da tehlikeye düşen istikrar ve güven ortamını 1 Kasım`da yeniden ve daha güçlü şekilde tesis ederek yoluna devam etmelidir. Kürt kardeşlerime sesleniyorum. Barış diyenler; batıya geldiklerinde, sohbetlerinde, konuşmalarında barış diyenler, acaba Şemdinli`deki hastaneyi, bu karakollarımızı, okullarımızı, camilerimizi, havalimanını bombalayanlar değil mi? Bir taraftan barış diyeceksin öbür taraftan sırtını dayadığın PKK terör örgütüyle her tarafta terör estireceksin. Sırtını bu terör örgütüne dayayanlara karşı 1 Kasım`da gereken dersi vermeyeceksiniz de ne zaman vereceksiniz? Millet olmak bunu gerektiriyor" dedi.

"CUMHURBAŞKANININ MUHTARLA BİR ARAYA GELMESİNDEN NİÇİN RAHATSIZ OLUYORSUNUZ?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan; İstanbul, Ankara, Afyonkarahisar, Ağrı, Ardahan, Bingöl, Çanakkale, Kars, Trabzon, Rize, Bayburt, Antalya ve Şanlıurfa`dan Cumhurbaşkanlığı Sarayı`na gelen muhtarları ağırladı. 13`üncüsü gerçekleştirilen Muhtarlar Toplantısı`nda hitap eden Erdoğan, "Birileri çıkıp bizim sık sık muhtarlarımızla ve diğer toplum kesimleriyle bir araya gelmemizi eleştiriyor. Bundan rahatsız oluyorlar. Cumhurbaşkanının muhtarla, memurla, işçiyle, iş adamıyla, hukukçuyla, her kesimden insanla bir araya gelmesinden niçin rahatsız oluyorsunuz? Doğrudan milletin oyuyla bu göreve gelmiş cumhurbaşkanının her fırsatta, her vesileyle cumhurla bir araya gelmesinden daha tabi ne olabilir?" diye konuştu.

"81 VİLAYETİMİZDEN HALKIMIZIN KATILACAĞI BİR RESEPSİYON VERİYORUZ"

Cumhuriyet Bayramı`ndan sonra 28 Ekim günü Cumhurbaşkanlığı Sarayı`nda 81 ilden 10`ar vatandaşın ağırlanacağı bir resepsiyon organize ettiklerini açıklayan Erdoğan, "Burada onları üzecek bir haber daha vereyim. Biliyorsunuz perşembe günü 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı`nın yıl dönümünde yine bu ülkede kutlamalarımızı yapacağız. Ülkemizde Cumhuriyet Bayramları bugüne kadar genellikle içinde cumhurun yer almadığı kuru devlet törenleri şeklinde cereyan etmiştir. Biz 28 Ekim günü öğle vakti yine burada, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi`nde sadece ve sadece 81 vilayetimizden halkımızın katılacağı bir resepsiyon veriyoruz. 81 ilimizden her birinden herhangi bir ünvanı, herhangi bir resmi görevi olmayan 10`ar vatandaşımızı burada ağırlayacağız. Böylece Cumhuriyet Bayramı`nı milletin evinde, milletle birlikte kutlama geleneğini başlatmış olacağız. Bu bir ilk olacak" ifadelerini kullandı.

"29 EKİM TÖRENLERİNİ 2023 HEDEFLERİMİZİ İFADE EDEN YAPIYA BÜRÜNDÜRÜYORUZ"

Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında birtakım değişiklikler yapıldığını kaydeden Erdoğan, "Bu yıl 29 Ekim törenlerinde de köklü değişiklikler yaptık. Bu törenleri yıllardır yasak savma kabilinden, süregelen formatından çıkartıp ülkemizin tarihini, kültürünü, cumhuriyetimizin kazanımlarını, 2023 hedeflerimizi ifade eden bir yapıya büründürüyoruz. Artık Cumhuriyet Bayramlarının kendisi de milletimizle bütünleşmiş, milletimizin geleceğini yansıtan bir biçimde ve ruha kavuşacaktır" şeklinde konuştu.

"AVARA KASNAK GİBİ NE İŞE YARADIKLARI BELLİ DEĞİL"

Ülke genelinde Cumhurbaşkanlığı makamına adına aşure dağıtımı yapıldığını belirten Erdoğan, "Bugün de ülkemizin 7 bölgesinde, 14 ilimizde, şu anda, öğle namazını müteakip, cami önlerinde şahsım adına, Cumhurbaşkanlığı makamı adına, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri, genel sekreter yardımcıları ve birim başkanlarının katılımıyla aşure dağıtımı yapılıyor. Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanlığı her fırsatta her vesileyle cumhurla bir araya gelmeye devam ediyor, devam edecek. Bizi eleştirenler lafa gelince en büyük cumhuriyetçidir, en büyük milliyetçidir, en büyük ulusalcıdır. Bunlara sormak lazım. Siz cumhuriyet için, cumhur için bugüne kadar ne yaptınız? Bunu sorduğumuz zaman verdikleri, verecekleri hiçbir cevap yok. Çünkü bunların bu ülkede tek bir dikili ağaçları, herhangi bir eseleri mevcut değil. Sadece konuşurlar. Sadece hakaret ederler. Hep bir şey yapıyormuş gibi görünürler; ama avara kasnak gibi ne işe yaradıkları belli değildir" açıklamasında bulundu.

"AĞIZLARINDAN BARIŞ LAFINI DÜŞÜRMEYİP ÜLKEYİ ŞİDDETE VE KANA BAĞMAYA ÇALIŞANLAR..."

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunların ülkeye ve millete faydaları olmadığı gibi demokrasiye de tahammülleri yok. Tıpkı ağızlarından barış lafını düşürmeyip ülkeyi şiddete ve kana bağmaya çalışanlar gibi bunlar da sürekli demokrasi derler ama faşistin önde gidenleridir. Kendi görüşlerinden başka hiçbir görüşe tahammülleri yoktur. Kendi sözlerinden başka hiçbir söze değer vermezler. Kendi hayat biçimlerinden başka hiçbir hayat biçimine hoşgörü, saygı göstermezler. Halbuki demokrasi herkesin kendi görüşünü dile getirdiği, kendi düşüncelerini savunabildiği çok sesliliği teşvik eden bir yönetim anlayışıdır"

"`BİDON KAFALI`, `GÖBEĞİNİ KAŞIYAN ADAM` DİYEN BUNLAR DEĞİL Mİ?"

Erdoğan, "Kendi istedikleri gibi düşünmüyor, kendi istediği gibi davranmıyor diye millete saldıran, millete hakaret, `bidon kafalı` diyen bunlar değil mi? `Aptal` diyen, `göbeğini kaşıyan adam` diyen bunlar değil mi? Bunların demokrasiyle yolu hiçbir zaman asla kesişmez. Bunların bize düşmanlıkları da bizim milletimizi onların hissiyatını dile getiriyor olmamızdan, ülkeyi milletimizle birlikte yönetiyor olmamızdan kaynaklanıyor. Bundan rahatsız oluyorlar. Siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik hiçbir alanda kendilerinden başka kimsenin varlık göstermesine razı değiller" diye konuştu.

"ONLAR AYDIN DEĞİL, KARANLIK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstiyorlar ki şimdi de Tayyip Erdoğan karışmasın. Meydanı bize bıraksın, aynı şekilde devam edelim. Tayyip Erdoğan, kendi işini yapıyor. Siz de kendi işinizi yapın. Muhalefet partileri de bunu istiyor. PKK da bunu istiyor. Paralel yapı da bunu istiyor. Bildiri yayımlayıp ülkelerini batıya şikayet eden o sözde aydınlar da bunu istiyor. Onlar aydın değil, karanlık. Onlarla birlikte sizlerin gayet iyi bildiği o ülkeler, onların yöneticileri de aynı şeyi istiyor. Hadi dışarıdakileri anladık da içerideki mankurtların durumu bizi gerçekten üzüyor. Bu ülkenin, bu devletin ekmeğini yediği halde iradelerini ve imkanlarını başka ellere teslim edenler acınacak durumdadır" ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE`NİN KUTUPLAŞTIĞINDAN ŞİKAYET EDENLERİN SIKINTISI, ÜLKENİN KENDİLERİNE TESLİM EDİLMEMESİ"

Erdoğan, "Türkiye`nin kutuplaştığından şikayet edenlerin asıl sıkıntısı, bu ülkenin eskisi gibi her şeyiyle kendilerine teslim edilmemesi; milli iradenin belirleyici olmasıdır. Bundan çok rahatsızlar. Bu hadisenin bir terör tarafından, terör örgütünün eylemlerinden medet umacak, kendi ülkesini yabancılara şikayet edecek kadar sefil hale düşmüş olanların şunu bilmesi lazım. Öteki ucunda bunun millet var. Kutuplaşma olmasın dedikleri de milli iradeyi boşverin, ülkeyi bize teslim edin diyorlar. Eski hal, muhal. Artık o devirler geride kaldı. Önce devlet sonra insan, hayır; o geride kaldı. Önce insan sonra devlet. Şimdi dönem budur" şeklinde konuştu.

"DAHA FAZLA ÖZGÜRLÜK SAĞLAYAMIYORSAK BU KOLTUKLARI İŞGAL EDİYORUZ DEMEKTİR"

Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: "Milletimize daha fazla özgürlük, daha fazla refah, daha mutlu bir hayat sağlayamıyorsak bu koltukları işgal ediyoruz demektir. İster cumhurbaşkanı ister başbakan ister bakan ister belediye başkanı olsun devlet yönetiminde görev alan herkesin akşam başını yastığa koyduğunda `Bugün milletim için ne yaptım?` sorusunu kendisine sorması lazım. Eğer bu soruya cevap verecek bir çıkış yolu bulamıyorsa o gün kayıp bir gündür. Boşa geçmiş bir gündür. Allah bizi böyle gafillerin arasında yer almaktan uzak tutsun diyorum"

"BİR TARAFTAN BARIŞ DİYECEKSİN ÖBÜR TARAFTAN PKK TERÖR ÖRGÜTÜYLE TERÖR ESTİRECEKSİN"

1 Kasım seçimine ilişkin açıklamalarda bulunan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "1 Kasım seçimleri hayati öneme sahiptir. Türkiye, 7 Haziran`da tehlikeye düşen istikrar ve güven ortamını 1 Kasım`da yeniden ve daha güçlü şekilde tesis ederek yoluna devam etmelidir. Buna iş adamımızın ne kadar ihtiyacı varsa işçimizin ve tüm halkımızın da o kadar ihtiyacı var. Daha dün Hakkari Şemdinli`de hastaneyi ne hale getirdiler, gördünüz değil mi? Karakolu, çevredeki okulları ne hale getirdiler, gördünüz değil mi? Hakkari`ye havalimanı yaptık. Geçen gün terminal binasını taradılar. Soruyorum, tüm bölge halkına, Kürt kardeşlerime sesleniyorum. Barış diyenler; batıya geldiklerinde, sohbetlerinde, konuşmalarında barış diyenler, acaba Şemdinli`deki bu hastaneyi, bu karakollarımızı, okullarımızı, camilerimizi, havalimanını bombalayanlar değil mi? Bir taraftan barış diyeceksin öbür taraftan sırtını dayadığın PKK terör örgütüyle her tarafta terör estireceksin. Ben tüm bölge halkına, milletime sesleniyorum. Sırtını bu terör örgütüne dayayanlara karşı 1 Kasım`da gereken dersi vermeyeceksiniz de ne zaman vereceksiniz? Millet olmak işte bunu gerektiriyor"

"HAMİLE BİR BAYAN KARDEŞİM `BU GECE BENİ TACİZ ETTİLER` DEDİ"

Başbakanlığı döneminde Hakkari`de aynı gün katıldığı 2 hastane açılışında yaşadıklarını anlatan Erdoğan, "Hala bu adamlar `barış` diyorlar. Sizin barıştan ne anladığınız çok açık ortada. Siz barıştan kan anlıyorsunuz, kan. Bir bayan doktorumuz yanıma geldi. Sayın başbakanım dedi, biz sürekli tehdit altındayız. `Çok modern bir hastane yaptınız ama ne olur bizi şehirdeki evlerde kalmaya mahkum etmeyin. Çünkü korkarak evlerimize gidiyoruz. Bize şurada lojmanlar yaparsanız çok daha hizmet veririz`. Döndüm talimat verdim ve hemen oraya lojmanları yaptık. Aynı şekilde şehirdeki hastanenin açılışına geldim. Hamile bir bayan kardeşim, bir polis eşi yanıma geldi. Başbakanım dedi. Bu gece beni taciz ettiler, dedi. Beyim nöbetteydi, dedi. Evimizi bastılar, dedi. Ve bu halimle bana tekme tokat maalesef taciz, ne olur bize lojman; dedi. Bunlar hangi yüzle barıştan bahsediyorlar. Bunlar tehditle bu ülkede oy alıyorlar. Batının buraya göndermiş olduğu AGİT temsilcileri vs onlar, bunları görmüyorlar. Görüyorlar, görmemezlikten geliyorlar. Sıkılmadan da raporlarını sanki böyle her şey gayet güzelmiş gibi de veriyorlar. Onlar da desteklerini bu şekilde vermeye devam ediyorlar. Biz rotamızı onların ağzına göre belirlemeyeceğiz. Milletimizin dirayetine göre belirleyeceğiz" dedi.

"MAHALLENİZDE TEREDDÜTTE OLAN VARSA ONLARI İKNA ETMENİZ LAZIM"

Muhtarların bölgelerinde önemli bir güç olduğunu savunan Erdoğan, "Muhtarlarımıza önemli görevler düşüyor. Türkiye`nin yeniden istikrar ve güven iklimine güçlü şekilde kavuşabilmesi için beraberce çok çalışmamız lazım. Siz bu ülkede belirleyici güçsünüz. 50 bin muhtar, en büyük güçtür. Sizin o sokakta, o mahallede, o köyde kim var kim yok en iyi bilen sizsiniz. Bütün mesele iradenizdir. Bunu ortaya tam koymanız lazım. Bu gerçekleri mahallenizdeki her bir kardeşime anlatmanız, tereddütte olan varsa onları ikna etmeniz lazım. Çünkü biz hep birlikte milletiz" diye konuştu.

"YARIN AYNI ŞEYLER BİZİM DE BAŞIMIZA GELEBİLİR"

Mülteci krizi üzerinden devlete yöneltilen eleştirilere yanıt veren Erdoğan, "İstikametini kaybetmiş olan siyasiler var, aydın gözüken karanlıklar var. Suriye işine girmişiz, dış politikamız yanlışmış. Ne olacaktı? Aynen batı gibi biz de onların ölümünü mü bekleyecektik? Ona seyirci mi kalacaktık. Yarın aynı şeyler bizim de başımıza gelebilir. Birileri Türkiye`yi aynı kaosa aynı kargaşaya sürüklemek için çalışıyor. Maalesef içimizden bazıları da buna destek veriyor" ifadelerini kullandı.

"PARALEL DEVLET YAPILANMASI, BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜYLE BERABER HAREKET EDİYOR"

`Paralel yapı` üzerinden eleştirilerde bulunan Erdoğan, "Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olan paralel devlet yapılanması; şimdi bunlar bölücü terör örgütüyle beraber hareket ediyorlar. Bu konuda öylesine gözlerini hırs bürümüş durumda ki alçaklıkta sınır tanımıyorlar. Bütün bunlara rağmen ne yaparlarsa yapsınlar, biz bu tarihi dönemde kimin ne söylediğini, nasıl tavır takındığını görüyor; mahşeri vicdana kaydediyoruz. Vakti, saati, günü geldiğinde herkes terör karşısında tutumunun hesabını hem vicdanlara hem hukuka hem de tarihe verecektir. Bu hesaptan kaçış yok" şeklinde konuştu.

"BÖLGEDEKİ KÜRT KARDEŞLERİM, TERÖR ÖRGÜTÜNE KARŞI TAVRINI KOYMALI"

Ziyaret ettiği şehirlerde vatandaşların `Ne olacak bu terörün sonu?` diye kendisine sorular yönelttiğini anlatan Erdoğan, "Türkiye`nin bugün yaşadığı sorun, etnik ve mezhep kökenli bir sorun değildir. Sorunumuz terör sorunudur. Terör örgütünün zulmüne en çok maruz kalan, en çok can kaybeden, en çok sıkıntı çeken hiç şüphesiz bölgedeki Kürt kardeşlerimdir. Terör sorununun çözümü bu kardeşlerimin önündeki en büyük sorundur. Bu da terör sorununun çözümünden geçmektedir. Bölgedeki benim Kürt kardeşlerim de bu terör örgütüne karşı tavrını koymalıdır. Öleceksek bir kere ölelim ama adam gibi ölelim. Bölgede terör örgütüne hiç destek veren yok mu? Maalesef var. Bu teröristleri evlerinde saklayanlar yok mu? Var. Ama bunların sayısı çok az. Üstelik terör örgütünün hem içinde faaliyet gösteren hem de destekçileri arasında her etnik kökenden insan bulunuyor. Yurt içi yurt dışı. Terör örgütünü bölge insanıyla özdeş hale getirmek kadar yanlış bir davranış olamaz" dedi.

"BUNLAR YAVUZ HIRSIZ"

Ankara Tren Garı önünde yaşanan canlı bomba saldırısına ilişkin açıklamalarda bulunan Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: "Son dönemde yaşadığımız bu hadiselerin ülkemize en büyük kazanımı bu birlikte yaşama iradesinin güçlü şekilde ortaya çıkmış olmasıdır. Terör örgütünü tüm silahlarını bırakana, bırakmak da yetmez toprağa gömüp üzerine beton dökene, tüm elemanlarını topraklarımız dışına çıkartana kadar bu mücadele sürecektir. Hedef sadece 1 Kasım değil. 1 Kasım`a kadar da 1 Kasım`dan sonra da aynen bu operasyonlarımız devam edecektir. Tüm terör örgütlerine karşı devam edecektir. Bu sabah DAİŞ terör örgütüne karşı Diyarbakır`da yapılan operasyonlarımız, bizim için PKK farklı DAİŞ farklı DHKP-C farklı PYD farklı değil; hepsi aynı bunların. Garın önünde olan terör eylemini de bunlar ortaklaşa yapmıştır. Terör örgütünü arkasına alan siyasi partinin kalkıp daha ilk anda `Katil devlet` demesini anlıyorsunuz değil mi? Güya parlamentoda olan bir siyasi parti. `Bunu devlet yaptı, Saray yaptı` diyor. Niye? Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış. Bunlar yavuz hırsız. Katil devlet; Allah`ın izniyle hiçbir zaman bunların bu iftiralarına prim vermeyecek. Bunların bedelini de ağır ödeyecekler"

"`KENDİ VATANIMIZI İNŞA EDECEĞİZ` DEDİNİZ, BUNLARIN BELGELERİ VAR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz kendimize oy vereceğiz, diyor. Ne demek kendimize oy vermek? Irkçılık dini diye bir din türedi şimdi. Bizim ırkçılık diye bir dinimiz var mı? Biz 78 milyon tek milletiz. Bizim tek bayrağımız var. Ama ikinci bayrakla dolaşanlar ne yazık ki oy alabiliyorlar. İşte taşıdıkları tabutları görüyoruz. Tabutlarının üzerine kendi paçavralarını dolamak suretiyle defin törenleri düzenliyorlar. Sonra da diyorlar ki `Bizim bayrakla sorunumuz yok`. Senin bayrakla sorunun olup olmadığını bilmem ama senin Türk bayrağıyla sorunun olduğunu biliyorum. Gezi olaylarında benim bayrağımı yakan sizsiniz. Direkten bayrağımızı indiren sizsiniz. Ayrımcılıktan yana oldunuz. `Kendi vatanımızı inşa edeceğiz` dediniz. Bunların hepsinin belgeleri elimizde var. Kime yutturuyorsunuz bunu? Sorun, terör örgütünün faaliyetlerini sıfıra indirdiğimizde bitmiş olacaktır"



İLGİNİZİ ÇEKECEBİLİR