Ahmet SARRAOĞLU


YOLCU NAMAZI


Seferliğin Mahiyeti Kişinin herhangi bir nedenle ikamet ettiği yerden kalkıp başka bir yere gitmesi veya gitmek için yola koyulması, Arapçada sefer veya müsâferet olarak adlandırılmakta olup, bu şekilde yola çıkmış kişiye de seferi veya müsâfir denilir. Seferinin mukabili mukimdir ve mukim bir yerde yerleşik bulunan yolcu olmayan kişi anlamındadır.

 

            Türkçemizde seferilik veya müsâferet yerine, çoğunlukla yolculuk tabiri kullanılmaktadır. Fıkıh ve ilmihal kitaplarında seferilik veya yolculuk sözlük anlamına yakın olmakla birlikte, ondan farklı olarak, belirli bir mesafeye gitmek anlamındadır. Yolcu olan kişiyi ilgilendiren bazı özel ruhsat hükümleri bulunduğu için seferin tanımının ve mahiyetinin iyi bilinmesi gerekir.

 

Önceki fıkıh âlimleri yolcu olmanın tanımında iki farklı kriteri göz önünde bulundurmuş; kimi gidilecek mesafeyi, kimide bu mesafe katedilirken harcanan zamanı ölçü almıştır. Her iki kriterde yaya yürüyüşü veya kafile içerisindeki deve yürüyüşüne göre hesaplanmıştır. Hanefilerin çoğunluğunun kabulune göre yolculuk, orta bir yürüyüşle üç günlük bir mesafeden ibarettir. Buna “üç konak” veya “üç merhale” de denir.

 

Bir kişinin günde ancak altı saat yolculuk yapabileceği kabul edilince üç günlük yolculuk on sekiz saatlik bir zamana tekabül etmiş olmakta ve buna göre karada yelkenli bir gemi ile on sekiz saat sürecek bir mesafe “sefer süresi” sayılmıştır.  Seferilik belirlenirken yalnız yolun gidiş mesafesi esas alınır, dönüş mesafesi hesaba dâhil edilmez. Yolculuk yapan kişi süratli gider ve bu mesafeyi daha kısa sürede katederse bu mesafe hesabına göre yine yolcu sayılır.

 

Yolculukta üç günün esas alınması ve üç günün zaman ve mesafe olarak ifade edilmesi konusunda herhangi bir ayet ya da hadis bulunmayıp, bu ayarlama İslam Hukukçuları tarafından yapılmıştır.

 

Onlar bu zaman ve mesafe ayarını yaparken büyük ölçüde sahabenin Hz. Peygamber’in uygulamasını tavsif edişlerine(nitelemelerine) ve onların kendi uygulamalarına dayanmışlardır.

 

Meselâ Hanefileri üç günlük yolculuğun seferilik hükümlerine esas olduğunu tesbit ederken büyük ölçüde yolcu olan kişinin üç gün üç gece mest üzerine mest edebileceğini bildiren şu hadisi esas almışlardır

 

“Mukim kimse tam bir gün bir gece, yolcu ise üç gün üç gece mesh eder”(Müslim, Taharet 85;  Ebu Dâvud, ‘Taharet 60’ )

 

Daha sonra bu üç günlük yol veya on sekiz saatlik yolculuk asrımızda değişik ince hesaplarla kilometreye çevrilmiştir. Bu çevirmenin asıl sebebi de, çağımızda hızlı ulaşım araçlarının ortaya çıkması sonucu; üç günlük süre ölçütünü uygulamanın neredeyse imkânsız hale gelmiş olmasıdır.

 

Bu hesaplara göre, kişinin yolcu sayılacağı ve yolculuk ruhsatlarından istifade edeceği mesafe, küçük bazı farklılıklarla 85–90 km. arasında tespit edilmiştir. Ancak her iki ölçüyü yani zaman veya mesafeyi esas almanın ayrı ayrı problemleri vardır. Mesafe esas alındığında son derece hızlı ve konforlu vasıtaların ortaya çıkması sebebiyle bu 90 kilometrelik yolun oldukça meşakkatsiz ve çok kısa bir süre içerinde katedilebilmesidir.

Zamanın esas alınması durumunda ise yine birçok problem ortaya çıkmakta, gelecek birkaç yıl içerisinde seferilik ruhsatları diye bir şey kalmayacağı hatta zamanın esas alınması halinde bugün bile seferilik hükümlerinden istifade edilemeyeceği ileri sürülmektedir.

 

Bununla birlikte çağdaş İslâm Bilginleri, bu ikisinden mesafe ölçüsünün daha objektif veya uygulanabilir olduğu kanaatindedirler.

 

Hanefiler dışındaki çoğunluğa göre, namazların kısaltılmasını mubah kılan yolculuk, ortalama iki günlük yolculuk veya ağır yükle ve yaya olarak iki konaklık mesafedir.