Ömer Çapan


GELECEK GEÇMİŞİ ARATMASIN..!

Rabbimden niyazım odur ki gelecek günler ve yıllar gidenleri aratmasın.


    Miladi bir yılı geride bırakıp yeni bir miladi yıla başladık. Ülkemiz adına maddi ve manevi anlamda çok zorlu ve ağır bir yıl yaşadık 2023 adına. 2020'de başlayıp 2022'de sona eren korona denen ne idüğü belirsiz bir hastalıktan ziyade bir proje gibi dünyayı ticaretten siyasete, gıdadan giyime, tarımdan turizme kadar yeniden şekillendiren, adeta dünyayı yarı açık cezaevine dönüştüren pandemiden sonra rahat bir nefes alma ümidiyle girdiğimiz 2023 yılının hemen başında diyebileceğimiz Şubat ayında 11 İl’de etkili olan 4 İl’de ise tam bir enkaz oluşturan on binlerce vatandaşın ölmesine çok daha fazlasının ise yaralanmasına sebep olan Kahramanmaraş ve Malatya merkezli çok büyük bir deprem yaşadık. Her ne kadar coğrafi anlamda 11 İl’i etkilese de insanlık adına tüm ülkeyi etkileyen depremin yaralarını sarmaya çalışırken hemen peşinden birçok vatandaşın evsiz-barksız sokakta kalmasına dahası ölmesine sebep olan sel felaketi ile karşılaştık. Sonra ekonomik olarak hayat şartlarını çok zorlaştıran insanların alım gücünü adeta yok eden fahiş zamlarla ve ekonomik krizle karşı karşıya kaldık. 

 

       Ülkemizde sonu ölümler, intiharlar, boşanmalar kavgalar ve yıkımlarla, acı olaylarla, terör saldırıları ile biten bir yılın ardından yaralarımızı nasıl sarabiliriz düşüncesi ile toparlanmaya çalışırken daha acı bir haber Gönül coğrafyamızın başkenti Kudüs’ten, Gazzeden geldi. Dört tarafı duvarlarla çevrilmiş çaresizce kendi topraklarında işgalci siyonistler tarafından adeta ölüme terk edilmiş Gazze halkının siyonistler tarafından tonlarca ağırlığında bombalarla kadın, çocuk, yaşlı ayrımı yapılmadan vahşice öldürüldüğüne TV ekranlarından şahit olduk. 

 

        İnsanlık tarih boyunca böyle bir barbarlık görmedi dersek yanılmayız herhalde. Çünkü bu lanetli kavim sadece yerleşim yerlerini vurmuyor okulları camileri kiliseleri insani Yardım çadırlarını hastaneleri ve hatta hasta taşıyan ambulansları bile vuruyor. Sokaklarda biriken cesetlerin gömülmesine bile izin vermiyor. Türlü türlü bahanelerle katliamlara devam ediyor.

 

      Evet sözüm ona çağdaş Dünya! adına soykırım! denilen bu katliamı görmedi, görmek istemedi ama daha da korkunç olanı Dünya tarihinde, insanlık siyonist zalimlerin zulmüne ‘seyirci kalma utancını’ hiç bu kadar belirgin yaşamadı. Bu katliamları engelleme ve durdurma imkanı olduğu halde engel olmayan, başta islam ümmetine olmak üzere insanlığa böyle bir utancı yaşatan Emperyalist zalimlere ve onların işbirlikçi uşaklarına lanet olsun. 

 

      İşte bunca ilahi ve insani sarsıntı ve musibetlerle birlikte yeni bir miladi yıla 2024 yılına ulaştık. Acaba insanlık uyanacak mı zulüm bitecek mi gazeli çocuklar evlerinde bomba seslerini duymadan uyuyabilecek mi, Filistin'de çocuklar karnını tok olarak akşamlayacak mı, annelerin feryatları dinecek mi, beli bükük yaşlıların göz yaşları dinecek mi, insanlığın 21 yüzyıldaki utanç tablosu değişecek mi, acaba kutsal beldelere barış gelecek mi, diye bekledik, ancak maalesef değişmedi. 

 

      Yeni yılda korkarım ki, Gazze’yi ve Filistin’i daha büyük bir yıkım ve acı, müslümanları ve tüm insanlığı daha büyük bir utancın beklediğini haber verircesine ilk anlarından itibaren mazlumların üzerine havadan gökyüzünü kızıla boyayan bir ateş yakılmış gibi bombalar yağdırılmaya devam etti. Ne zalimlerin vahşeti ne Batı’nın iki yüzlü tavrı ne de İslam ülkelerinin korkaklığı değişmedi.

 

Rabbimden niyazım odur ki gelecek günler ve yıllar gidenleri aratmasın.

 

Selam ve dua ile…