Ömer Çapan


Mİ'RACIN ŞAHİDİ MESCİDİ AKSA ESİR VE MAHZUN

Kudüs bizler için sıradan bir şehir, Mescidi aksa'da sıradan bir mescid değildir. Kudüs ve Mescidi Aksa özgürleşmeden, ne islam coğrafyasına ne de gönül coğrafyamıza huzur ve sükun asla gelmeyecektir


 Değerli okurlarım bugün sizlere yeryüzünün Mescidi haram ve Mescidi Nebevi’den sonraki, en mübarek mescidinden Mescidi Aksa’dan bahsetmek istiyorum. Çünkü malum olduğu üzere bugünlerde apar topar önce Kudüs İsrail denen işgalci sözde devletin başkenti yapıldı, arkasından da tamamen İsrail’e verilmesi yönünde kararlar alındı ve bu işgalin adına da sözde “Yüzyılın barış planı” ismi kondu İsrail’in kuklası ABD Başkanı Trump tarafından. Birçok İslam ülkelerinin kukla yönetimleri sessiz kalsa ve hatta destek vermiş olsa da, ümmet olarak asla sessiz kalamayız, kalmamalıyız bu ihanete. Çünkü sessiz kaldıkça hep daha fazlası geliyor. Düşman çok acımasız ve pervasız. Bizi deniyor tepkimizi ölçüyor. Biz biliyoruz ki Siyonist Yahudiler sadece Kudüs ve Filistin işgali ile yetinmeyecek Fırat ve Dicle arasındaki bütün İslam topraklarına dair işgal planları yapmaktadırlar. Şunu net olarak bilelim ki, Ortadoğu’da dökülen kanların, mağduriyetlerin, savaşların ve kardeş kavgalarının temelinde bu gözü dönmüş Siyonistlerin, kendilerini yeryüzünün efendileri olarak gören emperyalist Yahudi zihniyetinin eli var. Bizi birbirimize düşürüp zayıf düşürmek ve böylece biz birbirimizle uğraşıp savaşırken kolaylıkla işgal planını devreye sokmak. Rabbim onlara bu fırsatı vermesin ve bizlere de dostlarımızı ve düşmanlarımızı iyi tanıyarak olayları doğru tahlil edebilecek basiret versin.

             Dostlar, Mescidi aksa bizler için herhangi bir mescid değildir. Hz. Peygamber sav tarafından yeryüzünde ibadet etmek için yolculuk yapılması tavsiye edilen üç mübarek mescidden biridir. Sevgili Peygamberimiz sav şöyle buyurmuştur; “(ibadet için şu üç mescidden başkasına yolculuk edilmez: Mescidü’l Haram, Mescid-i Nebebi ve Mescidü’l Aksa” (Buhari, Tetavvu’, 14; Müslim, mesacid 2)

            Mescidi aksa kelime anlamı itibarı ile en uzak mescid anlamına gelir.  Ancak her ne kadar en uzak anlamına gelse de biz Müslümanlara hiçbir zaman uzak olmadı olmayacaktır da. Gözümüzde ve gönlümüzde hep yakın oldu bizlere.  Çünkü yeryüzünde insanlar Allah’a ibadet etsinler diye  Kabe’den sonra imar edilen ikinci mescid’dir mescidi aksa. Sahabe-i kiram’dan Ebu Zer (ra) diyor ki, “Resulullah (sav) Efendimize; “yeryüzünde inşa edilen ilk mescidin hangisi olduğunu sordum, “ Mescid-i Haram” diye cevap buyurdu. “Sonra hangisi?” diye sordum, “Mescid-i Aksa” diye cevap buyurdu. Ben, “ İkisi arasındaki süre ne kadardır?” diye sordum. Şöyle buyurdular: “Kırk yıl” sonra da Peygamber (sav), “ Ey Ebu Zer! Bütün yeryüzü senin için mescittir. Nerede namaz vaktine girersen orada namazını kıl. Namazın fazileti, vaktinde kılınmasındadır,” buyurdu.” Buhari, Enbiya, 60/40; Müslim, Mesacid, 1-2; İbn Mace, Mesacid, 4/7. Yani biz mü’minler için Kabe ne anlama geliyorsa mescidi aksa’da odur. Tevhid merkezi ve Allah’ın kullarının Allah’a özgürce ibadet edebilmeleri için yapılmış. Hz. Adem as’dan tutun, Hz. İbrahim, Hz. Davut, Hz. Musa ve Harun gibi bir çok peygambere ev sahipliği yapmış son olarak ta iki cihan serveri yeryüzüne gelmiş ve gelecek tüm insanların seyyidi ve en hayırlısı olan sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed sav’in teşrifiyle adeta taçlanmıştır. Bugün maalesef yıllardan beri bütün dünyanın gözleri önünde terörist bir yapı sözüm ona devlet tarafından mescidi aksa işgal altında. Mescidi aksa’nın gerçek varislerinin yani iman ehli Müslümanların orada ibadet etmelerine hatta ziyaret etmelerine bile müsaade edilmiyor. Mescidi aksa’nın içinde acımasızca masum insanlara hakaret ediliyor, zalimce kanları dökülüyor. Kendilerini, vatanlarını, evlerini savunmak için ellerinde hiçbir imkanı olmayan ve savaşmayan insanlar kadın, erkek, genç, yaşlı ve çocuk denmeden yıllardan beri Siyonistler tarafından zulmün ve işkencenin her türlüsüne maruz kalıyor. İsrail, Filistin’li Müslümanlar için orayı adeta yarı açık bir cezaevi haline getirmiş durumda. Hem de tüm dünyanın gözü önünde bunu yapıyor. Dünya sessiz, Müslümanlar tepkisiz. Dünyanın bu sessizliği sebebiyle Mescidi aksa mahzun, kırgın, üzgün bir şekilde yine kendisinde genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla özgürce ibadet edilecek, Yahudi işgalinin bularak tekrar yeniden sulh ve selamet mekanı olacak günleri bekliyor.

             Mescidi aksa bize Resulullah sav’in emanetidir. Onu korumak ve sahip çıkmak sadece Filistinlerin, arapların, acemlerin görevi değildir, aksine ben Müslümanım diyen herkesin hepimizin görevidir. İçimizdeki bazı şuursuzların bizi “mescidi aksa ve Kudüs’ün işgali ne ilgilendirir. Bu filistinliler’in arapların sorunudur. Araplar sahip çıksın. Zamanında yaptıklarını ödüyorlar. Bırakalım onlar ilgilensin.” Sözleri gafletin neticesidir. Bu tür söylemler en az düşman işgali kadar tehlikeli ve zararlıdır. Çünkü bu gibi sözlerin yaptığı tahribatı ve verdiği zararı düşündüğümüzde söyleyen ya cehaletinden yada ihanetinden söylüyordur. Bilmeliyiz ki Allah resulü sav mescidi aksa’yı ne araplara ne de Filistinliler’e emanet etti. Onu hepimize emanet etti. Allah’ın kitabı Kur’an’ı Kerim nasıl emanet ise, Sünneti Seniyye nasıl emanet ise ve onlara sahip çıkmak, korumak gerekiyor ise, Mescidi aksa’da bizlere emanettir ve onu korumamız, sahip çıkmamız gerekiyor. Ki böylece yeniden eski haline özgürlüğüne kavuşsun.

             Mescidi Aksa Allah’ın ayetlerinin şahididir. Allah resulü sav’in Kur’an’ı Kerim’den sonraki en büyük mucizesi olan Mi’rac hadisesi’nin gerçekleştiği ve kendisinden önceki gönderilmiş olan tüm peygamberlere imamlık yaparak namaz kıldırdığı mekandır. Cenabı Allah cc, şöyle buyuruyor; “Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescidi Haram'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa'ya yürütenin şanı pek yücedir. Şüphesiz o duyandır, görendir.” (isra:1) Bu ayette açıkça görüyoruz ki, Allah cc mescidi aksa’yı çevresiyle beraber mübarek kılmıştır. Böylesine bir mekan için duyarsız davranmak düşünülemez. Dünya Müslümanlarına düşen görev mübarek kılınan bu beldenin etrafını temizlemeli ve yeniden bir sulh ve selamet yurdu haline dönüştürmelidir.

            Mescidi Aksa’yı Cenabı Allah cc, Hz. Süleyman as’a yaptırmıştır. Bu açıdan bile bakıldığı zaman bizler Hz. Süleyman as’ın mirasına sahiplenmeye Yahudilerden daha layığız. Çünkü Yahudiler tarihte Allah’ın gönderdiği peygamberlerine bu gün Filistin’li Müslümanlara uyguladıkları baskı ve  zulmün daha fenasını onlara da yapmışlardır. Hz. Zekeriya as’ı testere ile biçmiş, Musa as’a ihanet etmiş, İsa as’ın öldürülmesi için düşmanlara teslim etmiş, son peygamber Hz. Muhammed sav’e karşı defalarca suikast düzenlemiş ancak Allah cc, habibini Yahudilerin tuzaklarından haberdar etmiş ve böylece onu korumuştur. O yüzden Mescidi aksa’ya sahip çıkmak aynı zamanda bütün tevhid peygamberlerinin emanetine sahip çıkmaktır. Bütün peygamberlere iman etmek bunu gerektirir. 

              Mescidi aksa biz Müslümanlar için Kabe’den önce yönümüzü çevirdiğimiz ve böylece namaz kılarken Rabbimiz’e yöneldiğimiz ilk kıblemizdir. Hz. Muhammed sav peygamberliğinin 23 yılının 14 yılı boyunca iman eden Müslümanlarla birlikte yüzünü mescidi aksa yönüne çevirip öyle namaz kılmıştır. Bu durumu propaganda aracı olarak Yahudiler kullanınca Cenabı Allah cc, şu ayeti göndererek artık Müslümanların yüzlerini Mescidi Haram tarafına çevirmelerini emretti. “(Ey Rasûlüm!) Biz Sen’in yüzünün (yücelerden haber bekleyerek) göğe doğru çevrilmekte olduğunu görüyoruz. İşte şimdi Sen’i, memnûn olacağın bir kıbleye döndürüyo­ruz. Artık yüzünü Mescid-i Harâm tarafına çevir! (Ey müslümanlar!) Siz de nerede olur­sanız olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin! Şüphe yok ki ehl-i kitâb, onun Rablerinden gelen bir hakîkat olduğunu çok iyi bilirler. Allâh onların yapmakta oldukla­rından habersiz değildir.” (el-Bakara, 144)

           Müslüman olarak Mescidi Aksa’nın işgaline asla duyarsız kalamayız Bir hadisi şerifte  Resulullah (s.a.s)'ın câriyesi Meymune (r. anhâ): 'Ya Resulullah! Bize Mescidi Aksa hakkındaki hükmün ne olduğunu bildir' dedi. Resulullah (s.a.s.) da şöyle buyurdu: 'Oraya (Mescidi Aksa'ya) gidin ve içinde namaz kılın.' -Hadisin râvisi dedi ki: 'O zaman burası Dâru'l-Harb'di (yani Müslüman olmayanların hâkimiyeti altındaydı).'- (Resulullah (s.a.s) sözlerine daha sonra şöyle devam etti): 'Eğer oraya gidemez ve içinde namaz kılamazsanız kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderin.' (Ebu Davud, Kitâbu's-Salât, 14) hadisi şeriften de anlıyoruz ki o dönemde orası islam beldesi olmadığı halde oraya gitmemizi ziyaret etmemizi veya hiç olmazsa, mescidi aksa’ya destek olarak kandillerinde yakılması için zeytinyağı gönderilmesini tavsiye ediyor. Yani bizler malımızla ve canımızla mescidi aksa’ya destek olmalı ve bu işgalin son bulması için her platformda, secdelerimizle, dualarımızla, yazılarımızla, sosyal medya ile, konuşmalarımızla ve oradaki kardeşlerimize maddi ve manevi desteklerimizle MESCİDİ AKSA’yı fert olarak ve ümmet olarak gündem yapmalı, çocuklarımıza mescidi aksa bilinci aşılamalıyız. Mescidi Aksa’nın işgal altında olması bizi rahatsız etmeli, Peygamber mirasının Yahudilerce yağmalanması ve talan edilmesi şanlı komutan Selahaddin-i Eyyubi gibi uykularımızı kaçırmalıdır. Kudüs fatihi Selahaddin-i Eyyubi, çocuğunu kaybetmiş bir ana gibi oradan oraya koşturuyor, Müslümanları cihada çağırıyordu. Gözünün pınarları hiç kurumuyordu. Kendini sürekli  kurtarılmasında sorumlu hissediyor, aklına kutsal emanet şehir geliyor ve sürekli gözyaşı döküyordu. Üzüntüsünün nedenini soranlara “Kudüs ve Mescid’i Aksa Haçlıların işgalinde olduğu müddetçe ben nasıl olurda gülebilirim, istediğim gibi rahat yemek yiyebilirim ve hele nasıl gözüme uyku girebilir” diyordu. İşte Kudüs, Peygamberler yurdu, Mi’rac’ın şahidi yarım asırdan fazla bir zamandır yine işgal altında ve tutsak. Yazımın başında da belirttiğim gibi Kudüs  işgal ve esaret altında iken ne İslam coğafyamıza ne de gönül coğrafyamıza asla huzur ve mutluluk asla gelmeyecektir.

 

NOT : Dün Kudüs ve Mescidi Aksa işgalini protesto etmek amacıyla Cuma namazı sonra hem ülkemizin bütün vilayetlerinde hem de birçok İslam beldesinde protesto yürüyüşleri yapıldı ve Müslümanların diliyle zalim İsrail kınandı lanetlendi. Şanlıurfa’da da bütün sivil toplum kuruluşlarının katkısıyla bir protesto eylemi yapıldı Rabbim yürüyüşümüzü mübarek eylesin ve safımızı haktan yana kılsın. Allahu ekber seslerimizle düşmanlarımızı korkutsun ve dostlarımızı sevindirsin…

Selam ve dua ile…