Ömer Çapan


SEVİNDİRME SIRASI BİZDE..!

“Kulun tövbe etmesi sebebiyle Allah’ın sevinmesi çölde bineğini kaybettikten sonra onu bulan kişinin sevincinden daha fazladır.” (Müslim, Tevbe, 2674.)


Bugün bir başka mutlu, bir başka huzurluyum. İçim içime sığmıyor adeta... 

Kaç zamandır gözlerimiz semada, ellerimiz havada, ancak bir türlü dilimize dökemediğimiz, içli içli isteyemediğimiz rahmeti müjdeleyen yağmurlar geldi nihayet. Yağmur bulutları ıslattı şehirlerimizi ve köylerimizi. Rahmet bulutları boşalttı yükünü nihayet! Bir-iki gün öncesine kadar semada bulutlar toplanıyor size yağmur getirdim dercesine. Hatta bazen küçük damlalar bırakıyor üstümüze ancak yükünü bir türlü boşaltamıyordu...

Belki de bizlere bir çok mesaj veriyordu bu yönüyle: 'Bakın yağmur yüklüyüm ancak benim ve kainatın sahibi olan Allah cc emredip dilemedikçe, bırakamam, yağdıramam yeryüzüne yağmurun bir damlasını.

Bir başka yönüyle de Cenabı Allah yağmur bulutlarını bize önden göndererek: "Haydi kullarım! Bakın size rahmet etmek, sizleri rızıklandırmak için bereket vesilesi olacak yağmurlar yağdırmak istiyorum ancak sizler de bir an önce tövbe istiğfar edin, dünya hırsını bir tarafa bırakıp gafletten uyanın. Pişmanlıkla istiğfar edip bana yönelirseniz ben sizi darda koymam ve başkasına muhtaç etmem. Yeter ki ibadet ve yönelişiniz bana olsun" dercesine... Sanırım bu mesajı birileri doğru anlayıp istiğfar etmiş olacak ki, Cenabı Allah içimizdeki o salihler hürmetine yeryüzüne rahmetini indirerek serinletip yumuşattı gönüllerimizi, ıslattı suya hasret bağ ve bahçelerimizi... Rabbim, bizleri verdiği mesajları doğru okuyan, anlayan ve gereğini yapanlardan eylesin.

Ya da en yetkili kimselerin ağzıyla kuraklıktan kaynaklanan tehlike çanlarının tüm haşmetiyle çaldığı, son doksanbir yani yüz yılın en kurak kış mevsimini yaşıyor oluşumuz sebebiyle barajların sularının çekilip, göllerin kurumasından sonra bir çok korkunç senaryonun konuşulduğu bir ortamda üzerimize yağdırılan bu yağmuru, aslında 'Rabbimizin bizlere kendisine yönelmemiz, acziyetimizi ve O' na ve yağmura olan ihtiyacımızı anlamamız için bir şans daha vermesi' olarak ta anlayabiliriz veya anlamalıyız diye düşünüyorum.

Aslında haketmedik... Şu insanlık olarak zor günler yaşadığımız, ölümü hiç bu kadar yakınımızda hissetmediğimiz bir ortamda bile hala adaletsizlik, merhametsizlik, zulüm, hırsızlık, faiz, kanaatsizlik, şükürsüzlük, gayrı meşru hayatlar, yalan, gıybet, iftira, vahşete varan şiddet ve hergün cinayet... TV ekranlarını açmaktan, haberleri dinlemekten korkar olduk. Dizi filmler hayasızlık, iffetsizlik fışkırıyor.. Ne oldu da bizler bu hale geldik acaba? Aklımızı başımıza almamız için daha neyin olmasını bekliyoruz demekten kendini alamıyor insan. İşte bu hallerimizden dolayı yazımın başında da ifade ettiğim gibi dilimiz dönmüyordu, yüzümüz yoktu O'ndan yağmur istemeye... Ancak sonsuz merhamet sahibi olan Allah cc yine bize merhamet etti, sevindirdi bizi, dağıttı kederimizi, ümitlendirdi yüreklerimizi...

İşte şimdi Rabbimizi sevindirme sırası bizde..! Yani Sizde..! Yani hepimizde..!
Hep birlikte canı gönülden O'na yönelelim, O'nun gücü ve kudreti karşısında acziyetimizi itiraf edelim ve samimi, nasuh bir tevbe ile tevbe ederek Rabbimizi sevindirelim...

Nasıl mı..? İşte Allah resulu, onunda yolunu bize öğretiyor: “Kulun tövbe etmesi sebebiyle Allah’ın sevinmesi çölde bineğini kaybettikten sonra onu bulan kişinin sevincinden daha fazladır.” (Müslim, Tevbe, 2674.)

Selam ve duâ...