Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının, aziz şehitlerimizin ve gazilerimizin canları pahasına bizlere armağan ettiği bu kutsal değer, sadece bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda Türkiye'mizin üzerinde hür ve bağımsız olarak yaşayacağı en sağlam temeldir. Cumhuriyet, bizlere akıl, bilim ve çağdaşlık yolunda ilerleme, birlik ve beraberlik içinde büyük bir aile olma iradesi kazandırmıştır.
Ancak bu büyük sevinci yaşarken, insanlık ailesinin bir parçası olarak yüreklerimiz kan ağlıyor. Özellikle İslam coğrafyasında yaşanan kan, gözyaşı ve zulüm, hepimizi derinden yaralamaktadır. Filistin'de masum insanlara, kadınlara, çocuklara yönelik insanlık dışı katliamlar karşısında adaletin ve vicdanın sesi olmak, hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu mücadelede, mazlumun yanında, zalimin karşısında olmak, Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesinden ve milli-manevi değerlerimizden aldığımız bir şeref meselesidir.
Bu noktada, ülkemizi yönetenler, bu insanlık dramı karşısında tarihi bir duruş sergilemektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, sadece ülkemizin değil, tüm mazlum milletlerin ve insanlığın sesi olarak, dünya barışı için büyük bir mücadele ve emek vermektedir. Adaletsizliğe karşı duruşu, dünya arenasında barış için gösterdiği çabalar ve "Dünya Beşten Büyüktür" sözüyle ortaya koyduğu vizyon, Türkiye'mizin onurunu ve itibarını tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir.
Bu duygu ve düşüncelerle;
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi bir kez daha minnet, şükran ve rahmetle anıyorum.
Başta Filistin olmak üzere, dünyanın dört bir yanında zulüm gören tüm mazlum kardeşlerimize sabır ve direnç diliyorum.
İnşallah Cumhuriyetimizin 102. yılı, ülkemiz için daha güçlü, müreffeh ve istikrarlı yarınlara; tüm mazlum coğrafyalar için ise barış, adalet ve hürriyetin habercisi olsun.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu, Cumhuriyetimiz ilelebet payidar olsun!