Bu özel gün, vitiligo hastalığına dikkat çekmek, toplumsal farkındalığı artırmak ve hastaların karşılaştığı psikososyal sorunlara ışık tutmak amacıyla düzenleniyor.
Vitiligo, deride pigment kaybına bağlı olarak beyaz lekelerin oluştuğu, nedeni tam olarak bilinmeyen kronik bir deri hastalığıdır. En sık yüz, dudak çevresi, el, kol, bacak ve genital bölgede görülse de vücudun herhangi bir yerini etkileyebilir. Dünya genelinde nüfusun yaklaşık %1’inde rastlanan bu hastalık, kadın ve erkekleri eşit oranda etkiler.
Vitiligo Bulaşıcı mıdır veya İç Organlarla İlgili midir?
Toplumda zaman zaman yanlış anlaşılmalara yol açan bu hastalık, herhangi bir iç organ hastalığından kaynaklanmaz ve kesinlikle bulaşıcı değildir. Dolayısıyla vitiligolu bireylerle temas etmek, aynı ortamda bulunmak ya da eşyalarını kullanmak herhangi bir sağlık riski oluşturmaz.
Tanı ve Tedavi Süreci
Vitiligo tanısı, hastalığın tipik beyaz lekelerinin dermatoloji uzmanı tarafından değerlendirilmesiyle konur. Bazı durumlarda ayırıcı tanı için biyopsi gerekebilir. Ancak çoğu zaman klinik muayene yeterli olur.
Tedavisi mümkün olan bir hastalık olmakla birlikte, tedaviye verilen yanıt kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Leke görünümünün gerilemesi için uygulanan tedaviler uzun soluklu olup, en az 3 ay süreyle uygulanması önerilir. Tedavi yönteminin seçimi mutlaka dermatoloji uzmanı tarafından belirlenmelidir.
Vitiligonun Seyri Kişiye Göre Değişiyor
Hastalığın ilerleyişi kişisel farklılıklar gösterir. Genellikle yavaş seyirli olan vitiligo, zaman zaman duraklayıp yeniden ilerleyebilir. Nadir de olsa bazı hastalarda lekeler kendiliğinden gerileyebilir ya da tamamen kaybolabilir. Ancak bazı ileri vakalarda, tüm vücudu kaplayacak kadar yaygınlaşabilir.
Toplumun Desteği ve Bilinçlenme Önemli
Vitiligo sadece fiziksel değil, duygusal ve sosyal etkileri açısından da önem taşıyor. Hastaların sosyal yaşamda karşılaştığı önyargıların ortadan kalkması, bu özel günde farkındalık yaratılmasıyla mümkün olabilir.
Unutulmamalıdır ki; vitiligo bir sağlık sorunudur, kusur değildir. Bu hastalıkla yaşayan bireylere karşı anlayışlı ve destekleyici bir yaklaşım, toplum sağlığı açısından büyük bir kazanım olacaktır.