Ömer Çapan


İYİ TATİLLER..!

"Kime kitabı sağından verilirse hesabı çok kolay bir şekilde görülecek, sevinçli olarak ailesine geri dönecektir. Fakat kime kitabı arkasından verilirse ‘helak’ diye bağıracak ve alevli ateşe girecektir.” (İnşikak suresi)


Yaklaşık olarak beş ay süren bir maratonun/koşturmacanın ardından dün çocuklarımıza bir karne verildi. Ülke genelinde milyonları aşan sayıdaki öğrencilerimiz karne heyecanı yaşadılar. Öğrencilerle birlikte ailelerde aynı heyecanı yaşadılar. Eskiden çocuklar okula giderken onların okul eğitiminde anne ve babanın çok fazla rolü yoktu. Aile (anne-baba) daha çok ahlaki eğitimleri ile ilgilenir pozitif bilimler açısından eğitim ve öğretim ise okullarda gerçekleştirilirdi. Ama son yıllarda durum öyle değil. Eğitim sistemi şu an anne babayı da sürece önemli bir aktör olarak kaydetmiş durumda. Dünden beri sosyal medya, velilerin “çok şükür tatil geldi.” “Nihayet biraz dinlenip bir nefes alacağız.” diyen görsel ve yazılı paylaşımlarla dolu. 

 

Evet gerçekten de şu anda veliler de yıl boyunca en az okula giden öğrenciler kadar yoruluyor, maddi ve manevi olarak yıpranıyor. Ödev takibi, ders programını hazırlama, öğrencinin okula devamlılığını sağlama, etkinliklere katılma, deneme ve test sınavı alma, deneme sonuçlarını kontrol etme, üstüne üstlük dershaneye gönderme veya özel hoca tutma vb. işlerin tamamı Veli'nin omuzlarında. Bu yüzden 15 günlük tatil öğrencilere olduğu kadar velilere de iyi gelecek…

 

Peki tüm bunlar niçin ve neden yapılıyor. Çünkü dönem sonunda bir karne alınacak Böylece dönem içinde gösterdiğimiz performans, ders çalışma, okul sorumluluklarımızı yerine getirip getirmediğimizle ilgili bir değerlendirmeyi içinde bulunduran bir karne verilecek. Ve bu karne alınacak iyi notlar ve takdir teşekkür belgesi ile yüzümüzü güldürüp ya tüm yorgunluklarımızı ve uykusuzluğumuzu unutturacak ya da alınan kırık notlarla canımızı sıkacak ve bize keşkelerle dolu bir pişmanlık yaşatacak. Başka bir ifade ile tatile burnumuzdan getirecek…

 

Günümüz eğitim öğretim sisteminde başarının ve başarısızlığın ölçüsü karnedir. Yüzyıla yakın bir süredir bu durum böyle süre gelmiştir. Aynı durum ahiret hayatı için de geçerlidir. İmtihan için gönderildiğimiz sınav salonu hükmündeki dünya hayatı bitip, ahiret hayatı başlarken insanlara yerlerin ve göklerin hakimi, Başöğretmen Allah Celle celalühü tarafından insanlara dünyada yaptıkları iyi veya kötü, hayır veya şer adına her ne varsa yaptıklarına ve yapması gerekirken yapmadıklarına karşılık bir karne verilecek ve nasıl kişinin dünyada gelecekteki hayatı okuldan alacağı karne ile şekillenecekse, ahiretteki hayatı da Allah'tan alacağı karne ile şekillenecek, ahiret ya gazâb ya rahmet yurduna, ya azâb ya cenet yurduna dönecektir…

 

Bu durumu Cenabı Allah Celle celalühü Kur’an'ı Kerim'de şöyle ifade ediyor: “Ey insan! şüphesiz sen rabbine (kavuşuncaya kadar) didinip duracak ve sonunda didinmenin karşılığına kavuşacaksın. Kime kitabı sağından verilirse hesabı çok kolay bir şekilde görülecek, sevinçli olarak ailesine geri dönecektir. Fakat kime kitabı arkasından verilirse ‘helak’ diye bağıracak ve alevli ateşe girecektir.” (İnşikak suresi: 6-12) 

 

Allah'ın ifadesiyle ahirette karneler iyilere farklı kötülere ise farklı bir şekilde verilecek. Karnesi iyi olanlar sağ elinden alacak ve mutlu olacak. Karnesi kötü olanlar ise arkasından alacak ve helak olmayı isteyecek. Bu karneler hem bize hem çocuklarımıza verilecek.

 

Daha düne kadar çocuklarımızın başarılı olup iyi bir karne alması için çabalayan bizler, aynı çabayı çocuklarımızın ahirette Rabbimize kavuştukları gün başarılı olup karnelerini sağ ellerinden almaları için göstermiyorsak büyük bir gaflet içerisindeyiz. Bugün çocuklarımızın okullarda aldıkları iyi veya kötü karnede nasıl ki bizim belli bir payımız varsa yarın ahirette alacakları karnede de yine bizim  büyük bir payımız olacak ve o gün sadece çocuklarımıza karne verilmeyecek bizlere de karnelerimiz verilecektir. 

 

Bizler eğer çocuklarımızın dersleri ile ilgilendiğimiz kadar ahlak ve edepleri ile ilgilenmiyorsak, çocuklarımızın okula veya dershaneye devamlılıklarını takip ettiğimiz kadar namazlarını kılıp kılmadıklarını takip etmiyorsak çocuklarımızın sınavlarda daha çok soru çözebilmeleri için kitap okumalarını sağladığımız kadar Kur'an okuyup okumadıklarını takip edip bir an önce öğrenmelerini sağlamıyorsak, çocuklarımızın dünya hayatı için harcadığımız paraların bir kısmını da ahiret mutluluklarıne vesile olacak Allah yolunda infak etmiyorsak, sınavda kaç yanlışın kaç doğruyu götürdüğünü öğretirken, yanlışları ne kadar çok olursa olsun ihlâsla yapılan samimi bir tevbenin tüm günahları sildireceğini öğretmiyorsak, iyi bir maaş almaları için gösterdiğimiz çabayı iyi bir insan, salih bir evlat ve iyi bir mü’min olmaları için göstermiyorsak, Rabbimize kavuştuğumuz gün iyi bir karne almayı, kitabımızı sağ tarafımızdan alıp ailemize mutlu bir şekilde dönmeyi beklememeliyiz. 

 

Aklımızı başımıza, almalıyız.! Hızla geçip giden kısacık dünya hayatı için ne kendimize ne de çocuklarımıza karşı, Rabbimize kavuştuğumuz gün onları hayal kırıklığına uğratmaya hakkımız yok. Onlar bilmiyorlar ama biz bilmiyoruz. Onların sorumluluğu hafif ama bizimki ağır.! Unutmayalım ki! Göz aydınlığımız olan evlatlarımız bizler için sadece nimet değil, aynı zamanda ahiret kurtuluşumuza veya helakimize sebep olacak imtihanımızdır… 

 

Sözün özü; er veya geç bir gün ecelimizle öleceğimize ve yeniden diriltilip Rabbimizin huzurunda toplananacağımız hesap (mahşer) günü’nün varlığına bütün kalbiyle inanan müslümanlar olarak, ailemiz ve çocuklarımızla birlikte Rabbimizden nasıl bir karne almak istiyorsak öyle yaşayalım. Başta ailemiz en yakınlarımız olmak üzere tüm çevremizden sorumlu olduğumuzu unutmayalım. Karnemizi sağ elimizden almak için çok çalışalım. Karnelerimiz akıl büluğ yaşına girdiğimizden beri dolduruluyor ve her an Allah'a teslim edilebilir. Kötü notlar alıp tatili (ahireti) burnumuzdan getirmeyelim…

 

İyi tatiller, selam ve duâ ile…