Ömer Çapan


MUHAFAZAKAR MIYIZ...

"Allah'a çağıran, iyi ve yararlı iş yapan ve 'Muhakkak ki ben de Allah'a teslim olanlardanım/Müslümanlardanım' diyen kimseden daha güzel sözlü kim vardır." (Fussilet:33)


         Bazı kavramlar vardır ki yeniden tanımlanmayı gerektiriyor. çünkü önce farklı yıllar sonra farklı anlamlara geliyor bazı kavramlar, anlam kayması yaşıyor.  işte bu şekilde anlam kayması yaşayan kavramlardan biri de “muhafazakarlık” Özellikle bizim gibi sistemin “laik” toplumun ise “müslüman” olduğu ülkelerde müslümanlar kendilerini islami değer ve simgeleri çağrıştıracak şekilde “muhafazakar" olarak kendilerini adlandırmışlardır. Ülkemizde muhafazakar denince islami kesim anlaşılır. Muhafazakar kelimesi köken olarak arapça bir kelime olup, “Geleneksel toplumsal etmenlerin korunmasını destekleyen pratik ve toplumsal felsefe” başka bir tanımda da “Sahip olduğu değerleri muhafaza eden kişiler” olarak ifade edilir. 

Peki madem ki biz müslümanlar yıllardır kendimizi “muhafazakar” olarak adlandırdığımız halde ‘Bizi biz yapan, varlığımızı borçlu olduğumuz değerlerimizi muhafaza edebildik mi? Kaynağını Kur’an ve Sünnet'ten alan gelenek ve göreneklerimizi koruyabildik mi? İslam'ın bize öğrettiği ve ahlak olarak yıllarca benimsediğimiz değerleri muhafaza edebildik mi? Geçmişten aldığımız yaşam kültürünü ne kadar koruyabildik.? 

Örneğin bir müslüman olarak; 

  • Efendimiz sav'in "Gözümün nuru. mü'minin miracı olarak tanımladığı namaz' ibadetimizi koruyabildik mi.?
  • Hayat rehberimiz ve Peygamber efendimiz sav'in “Size benden sonra uyasınız diye iki emanet bırakıyorum, biri Kur'an-ı Kerim diğeri de benim sünnetimdir.” dediği emanetlere hürmetimizi koruyarak ona itaatimizi sürdürebildik mi.?
  • İlme ve ilim öğreten alimlere verdiğimiz değeri koruyabildik mi.?
  • Zarar etme pahasına dürüstlüğümüzü koruyabildik mi.?
  • En yakınlarımızın aleyhine bile olsa adaleti koruyabildik mi.?
  • İyiliği emredip kötülükten nehyetme adetini devam ettirebildik mi.?
  • Komşularımızın bizim için “Elinden, dilinden ve gözünden zarar gelmez” dediği komşulardan olabildik mi.?
  • İffetimizi, izzetimizi, hayamızı, helal haram duyarlılığımızı,
  • Zulme ve zalime karşı durarak, mazluma ve mağdura yardımcı olma özelliğimizi koruyabildik mi.?
  • Evlatlarımızı sahip çıkarak kötü alışkanlıklardan koruyabildik mi.?

 

Sayamadığım ancak benim kuşaktakilerin iliklerine kadar yaşayarak hissettiği daha nice güzel hasletler… Çok hızlı bir şekilde birer birer kaybettik maalesef… Mal, mülk, makam, yani dünyalık kazanmak uğruna manayı kaybettik. Oysa kaybettiğimiz hasletlerden hiçbirine maddi bir karşılık bulunamaz, çünkü herbiri paha biçilemez. Kaybedince anladık. 

Kısacası muhafaza edemedik…

Önce dinimizi, sonra kendimizi, sonra da çoluk çocuğumuzu ve sevdiklerimizi…

Ömür sermayemizi tüketip, hayatımızı cehenneme çevirirken Rabbimize mahcubiyet içerisinde elimizi açarak “Allah'ım cehennem azabından bizleri muhafaza et” demeye başladık.

Duamıza “Amin” diyelim ama duamızın gereğini de yapmaktan yani cehennem ateşine düşürecek işler ve ameller yapmaktan kendimizi ve sevdiklerimizi muhafaza edelim. 

Haydi bakalım zaman muhafaza zamanı…

Selam ve dua ile…