Ömer Çapan


SAHİ YOKSA ONLAR ANNE DEĞİL Mİ..?

Sahi hangi anneler..? Gazze’dekiler anne değil mi yoksa? Çok değil birkaç ay önce onların da bağrına bastıkları evlatları yok muydu ama şimdi çoğunun cesedi bile yok ortada… Evladının cesedini bulan anneler anneler kendilerini şanslı sayıyor…


   Bugün anneler günü imiş… Annelere özel mesajlar, şiirler, özlü sözler ve birbirinden farklı ve değerli hediyeler alınacak… Kimileri de çiçekçilerin kapısını çalıp bir tutam hoş kokulu çiçekle annesine koşup sarılacak, her zamankinden farklı bir ses tonu ile anneciğim diyerek anneler gününü kutlayacak… 

 

– Niçin..? 

 

 – Annesini ne kadar çok sevdiğini göstermek ona ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için. Kısacası yılın 364 günü ihmal ettiği sevgiye ilgiyi göstermek için elinden geleni yapacak. Kendisini olduğundan farklı göstermek için rolünü ezberlediği halde heyecandan neredeyse kalbi duracak çocuklar gibi annesinin yolunu tutacak.. Her ne kadar anneler günü, babalar günü gibi sonradan uydurulan günleri tasvip etmeyip, hayatta varlık sebebimiz olan annelerimizi sevmeyi bir güne indirmenin yanlış olduğunu söylesem de bugün daha farklı bir şey yazacağım…

 

Dünyanın en asil en çilekeş en fedakar en temiz ruhlu annelerinden bahsedeceğim Filistin'li annelerden.. 7 aydan bu yana onların feryadını duyup bunun karşılığında bir şey yapamamanın vermiş olduğu üzüntüyle bizleri annelerimize “anne” demekten utandıran Gazze'li annelerden…Tek suçu müslüman olduğu için dünya’nın sözüm ona iki yüzlü! kadınları tarafından yok sayılan Kudüs’lü annelerden… 

 

    Şehit olan çocuklarının yüzünü gözünü öperken hasbunallahi ni'mel vekil diyerek sabır örneği gösteren annelerden.. şehadet şerbetini içen yiğit evlatlarının parçalanmış cesetlerinin başında Allah'a şehid anası olduğu için hamd eden annelerden..  Koklamaya bile daha doyamadan siyonist işgal çetesinin kurşunlarıyla öldürülen minik bebelerinin acısını yüreğine gömen anneler.. Tüm yaşadıkları karşısında kalbi hüzünlenen, gözlerinden yaşlar akıtan, ancak asla Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellemin ifadesi ile dilinden O’na isyan anlamına gelebilecek yanlış bir kelime çıkarmayan iman ve sabır abidesi Gazze'li anneler..

 

    Allah Resulü sav'in küçük oğlu İbrahim, bebek iken babasının kucağında ruhunu Allah'a teslim ederken, yeryüzünde yaşayan insanların en şefkatlisi olan Efendimiz sav, baba yüreğinden kopup gelen hislerle mübarek gözleri yaşarmış, bunun üzerine “Sende mi ağlıyorsun Ya Resulullah?” diye soran arkadaşlarına cevaben; “Kalp hüzünlenir, göz yaşarır, dilden isyan kelimesi çıkmaz” buyurmuştu. 

 

 Dünyanın en büyük terörist yapılanması olan siyonist işgal çetelerine karşı aylardır sınırlı imkanları ile dünyanın süper güçlerine azimle direnen İslam ümmetinin medar-ı iftiharı olan yiğitleri doğuran Filistin’li annelerden bahsediyorum. Zillet içerisinde yaşamaktansa hicretli ölüm olan şehitliği tercih eden mücahitleri yetiştiren analardan.. evi barkı yıkılan sahip olduğu ne varsa elinden alınan malını mülkünü evladını eşini kardeşini Allah yolunda Mescidi Aksa'nın özgürlüğü için feda eden sonra da “Allah var ya o bana yeter” diyerek ölümsüzlüğe yelken açan annelerden…

 

  Evet bugün hani anneler günü ya! Bende eli öpülesi Gazze'li annelerden bahsetmek istedim…

 

     Dünyayı örümcek ağı gibi sarmış yüzlerce hatta binlerce adı “Kadınlar Derneği” olarak bilinen tabelalarında kadın isimleri yazılan kadın hakları denince mikrofonu ve ekranları hiç kimseye kaptırmayan ancak nedense Filistin'deki, Gazze'deki, Doğu türkistan'daki mazlum kadınları görmezden gelen annelerin arşı saran feryatları karşısında adeta kör ve sağır kesilen bir zamanda bizlere kadere imanı tevekkülü sabrı ve cihadı yeniden üreten Mücahit annelerden bahsetmek istiyorum…

 

   Bugün yine her yıl olduğu gibi aynı tipler ve isimler ekranlara çıkacak, yaldızlı sözler söyleyecek sosyal medya ve iletişim ağları adeta görsel bir şölene dönecek! Siyonist çıkışlı kapitalist sistem, anneleri sevindirin kandırmacasıyla bizi harcama yaptırıp aslında yine büyük holding sahiplerini ucu ülkemizde ancak kökü dışarıda olan marka sahiplerini sevindirecek.! Sabahlara kadar renkli sahne ışıklarının altında, sahte gülücükler atılarak sırf fiziği bozulmasın diye çocuk doğurmaktan kaçan ve çocuk doğurup evlerinde annelik gibi kutsal bir görev üstlenen kadınlara da hor bakan kadınlar tarafından ekranlar işgal edilerek, kapitalizmin tüketim çarkı bozulmasın diye cefâkar ve vefâkar annelerin görmezden gelinecek…

 

Son olarak, kimse bana yanı başımızda yüz binlerce kadın yerinden yurdundan edilirken, siyonist teröristler tarafından her türlü tecavüze, işkenceye uğrarken, hayat hakları elinden alınarak yedi aydan bu yana on binlerce kadın vahşice ve barbarca katledilmişken, hayatta kalabilenler ise ya cezaevlerinde ya da korku içinde sefil bir hayat yaşamaya zorlanmışken, birileri bana sakın anneler günü demesin lütfen!!!

 

Sahi hangi anneler..? Gazze’dekiler anne değil mi yoksa? Çok değil birkaç ay önce onların da bağrına bastıkları evlatları yok muydu ama şimdi çoğunun cesedi bile yok ortada… Evladının cesedini bulan anneler anneler kendilerini şanslı sayıyor… 

 

Artık batının bize de yattığı hiçbir söyleme ve hiçbir süslü söze inanmıyorum… 

 

Ya Siz…?

 

   Yazıma son verirken direnişi dirilişe çeviren ve bize şehitlerin emaneti olan tüm şehit annelerinin ellerinden öpüyorum. Eğer kutlanacaksa şehit annelerinin “Anneler Günü’nü” kutluyorum. 

 

Ölmüş annelere Allah'tan rahmet rahmet ve mağfiret, yaşayanlara da başta kendi annem olmak üzere sağlık ve afiyetler diliyorum..

 

Selam ve duâ ile…